27 Mayıs 2008 Salı
Nokia Dijital Harita İşine Giriyor
Ekmeğini e-ticaretten çıkaran Türkler
İngilizce koy, fotokopisi Türkçe çıksın!
Pekin deki araba fuarı
6 Mayıs 2008 Salı
The In An Absolut World advertising campaign invites consumers to visualize a world that appeals to them -- one they feel may be more idealized or one that may be a bit "fantastic." As such, the campaign will elicit varying opinions and points of view. We have a variety of executions running in countries worldwide, and each is germane to that country and that population.
This particular ad, which ran in Mexico, was based upon historical perspectives and was created with a Mexican sensibility. In no way was this meant to offend or disparage, nor does it advocate an altering of borders, nor does it lend support to any anti-American sentiment, nor does it reflect immigration issues. Instead, it hearkens to a time which the population of Mexico may feel was more ideal.
As a global company, we recognize that people in different parts of the world may lend different perspectives or interpret our ads in a different way than was intended in that market. Obviously, this ad was run in Mexico, and not the US -- that ad might have been very different.
11 Nisan 2008 Cuma
Absolut Vodka
Fransız Perno 8.3 milyar dolara Absolut Vodka'yı satın aldı.
Dünyanın en ünlü markalarından İsveçli Absolut Vodka, 8.34 milyar dolara Fransız Perno Ricard’a satıldı. Perno Ricard, dünyanın en fazla satılan 4 markasından biri olan Absolut’le, alkollü içkide lider olan İngiliz Diageo’ya kafa tutacak. Fransız şirket, ünlü votka markasıyla ABD’deki pazar payını artırmayı hedefliyor.
DünyanIn ikinci büyük içki üreticisi Fransız Perno Ricard, İsveç’in Ikea ve Volvo ile birlikte dünyada en tanınmış markası olan Absolut Vodka’nın üreticisi Vin&Sprit’i, 8.34 milyar dolara satın aldı.
İsveç devletinin, kamuya ait Absolut için açtığı ihaleye Perno Ricard’ın yanı sıra ABD’li alkollü içkiler üreticisi Fortune Brands, Bermuda merkezli dünyanın en büyük rom üreticisi Bacardi ile İsveç merkezli EQT katıldı. Kıyasıya geçen ihalede, satışından önce analistlerin 5.7 milyar dolar değer biçtiği ünlü votka markası, borçlar dahil olmak üzere öngörülenin yüzde 46 daha fazlasına Fransızlar’ın oldu.
İmza töreni sonrasında açıklama yapan İsveç hükümeti, Chivas Regal viski ve Mumm şampanya gibi tanınmış markaların üreticisi Perno Ricard’ın Vin&Sprit’in merkezini İsveç’te tutma eğiliminde olduğunu bildirdi. Perno Ricard’ın Finansman Müdürü Emmanuel Babeau ise “Absolut Vodka yaratıcılık, modernite ve emsalsiz bir tarzla güçlü bağlara sahip ikonik bir marka. Dünya çapında en büyük getiriye sahip ve yıllık satışları 10 milyon kasanın üzerinde olan dört markadan biri” dedi. Perno Ricard, Absolut Vodka’yla özellikle ABD’deki pazar payını artırmayı hedefliyor. Absolut Vodka’nın üretiminin yarıya yakını ABD’de satılıyor. Fransız şirket ayrıca bu satın almayla yılda 125-150 milyon euro tasarruf etmiş olacak.
Vin&Sprit’in mücevheri olarak değerlendirilen, Absolut Vodka’dan, geçen yıl 12 şişelik kasalardan 10.7 milyon adet satılmıştı.
Absolut Vodka, İngiliz alkollü içki üreticisi Diageo’nun ürettiği Smirnoff votka, Bacardi rom ve yine Diageo tarafından üretilen Johnnie Walker’ın ardından dünyanın en fazla satan dördüncü markası özelliğine sahip.
'İsveç dışında üretilmiyor'
Dünyanın ikinci büyük şarap ve alkollü içkiler üreticisi Pernod Ricard'ın değeri ise 15 milyar avro.
Absolut Türkiye'ye distribütör kanalıyla 1990'ların başında girdi. Absolut, İsveç'in güneyindeki Ahus kasabasında üretiliyor. Absolut, geçen yıl ABD'de 210 milyon dolara Cruzan Rum'u satın almıştı.
Gelelim ortalığın karıştığı reklam olayına. Rezalet mi desek oh iyi mi olmuş desek? (fazla mı içten oldu ne!)
Reklamda kullanılan "Büyük Meksika" haritası yüzünden çılgına dönen Amerikalılar boykot çağrısı yaptı.
İsveç merkezli votka üreticisi Absolut’un, "Bir Absolut Dünyasında" sloganıyla yürüttüğü son reklam kampanyasında, alternatif bir tarihte oluşan "ideal senaryolar" canlandırılıyordu. Son ilanlarda kullanılan görselde, ABD’nin California ve Teksas da dahil güneybatı eyaletleri, 1830 tarihli haritalarda olduğu gibi, hala Meksika’ya aitmiş gibi gösterildi.
Bu toprakları 1848’de ABD’ye karşı verilen savaşta kaybeden Meksika'lıların gururunu okşayan reklam, Amerikalıların büyük tepkisini çekti.
Meksika’da bir süre yürütülen reklam kampanyası sona erse de, Amerika'lıların muhafazakar internet sitelerinde oluşan tepki zamanla büyüdü. Cumhuriyetçi köşe yazarı Michelle Malkin’in internet sitesine gelen bir düzine mesajda, boykot çağrısı yapıldı. 10 kadar internet sitesi ve blogda da ateşli tartışmalar yaşandı.
Los Angeles Times’ın internet sitesinde düzenlenen ankete katılan Amerikalıların yüzde 60’ı, Absolut’a karşı boykot başlatılması gerektiğini savunurken, yüzde 10’u reklamı "aptalca" buldu. Reklamın "güzel ve eğlenceli" olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 15’te kaldı.
Tepkiler üzerine Absolut özür dilemek zorunda kaldı. Şirketin ABD’deki tüketici hattından dinlenebilen açıklamada, "Bu reklam hakaret ve küçümseme amacı taşımadığı gibi, sınırların değiştirilmesini savunmamakta, Amerikan karşıtı duyguları desteklememekte ve göçmenlik sorunuyla da bağlantı kurmamaktadır" dendi. Açıklamada, "Reklam, Meksikalıların daha ’ideal’ gördükleri bir zamanı hatırlatmaktadır. Küresel bir şirket olarak, dünyanın farklı bölgelerindeki insanların reklamlarımıza, umduğumuzdan farklı açılardan yaklaşabileceğini kabul eder, özür dileriz" ifadesi yer aldı.
Amerikan haber sitesi News12’ye gelen bir yorumda, "Bu votkayı satın alarak, bu haritayı onaylayıp onaylamadığınızı ortaya koymuş olacaksınız. Ben, şahsen, artık bu markayı evime sokmam" dendi.
MexicoReporter.com sitesine yazan bir New Yorklu ise, "Reklamı çok saldırganca buldum. Bence gereksiz bir bölücülük yapıyor. Bu yüzden başka votka markalarına yöneleceğim" ifadesini kullandı.
ABSOLUT’un TERAN/TBWA ajansına hazırlattığı reklamda, ABD’nin California, Teksas, New Mexico, Utah, Colorado ve Arizona eyaletleri, 1848 savaşından önce olduğu gibi Meksika sınırları içinde gösteriliyor. 250 yıl önceki savaşta "topraklarının çalındığını" düşünen Meksikalılar, sadece kendi ülkelerinde gösterilen bu reklamı çok tuttu. ABD’de de bazı marjinal gruplar, söz konusu toprakların tarihi varisinin Meksika olduğunu kabul ediyor. Muhafazakarlar ise, 12 milyon yasadışı göçmen nedeniyle bu eyaletlerin zaten Meksika’nın gayriresmi bir parçası haline geldiğini iddia ediyorlar.
Sonuç olarak biz aynen devam edeceğiz, ederiz heralde ne bileyim anket açsak mı acaba?
G A P Türkiye'de
16 milyar dolar cirolu Amerikalı Gap’ı Türkiye’ye getirmek için son 2 yılda 100 şirket başvuru yaptı.
Marks & Spencer’daki başarısı sebebiyle Fiba Holding tercih edildi. Türkiye’de 2008 sonuna kadar 15 Gap, 3 Banana Republic mağazası açılacak. İstanbul’daki iki mağaza iki günde 16 bin ziyaretçi çekti.
Rahat Amerikan stilini temsil eden 16 milyar dolar ciroya sahip dünyanın en büyük hazır giyim markalarından Gap’ı, son iki yılda Türkiye’ye getirmek isteyen 100 şirket ABD’deki merkeze müracat etti. Marks & Spencer’ın dünyadaki en büyük franchise’ı olan ve markayı Türkiye’nin yanı sıra Rusya ve Ukrayna’ya da taşıyan Fiba Holding, 99 rakibini geçerek, Gap’ı sonunda Türkiye’ye getirdi. Türkiye’de 2008 sonuna kadar 15 Gap, 3 Banana Republic mağazası açacak olan Fiba’nın, İstinyePark’taki iki mağaza, iki günde 16 bin ziyaretçi çekti. Fiba Holding Perakende Grubu Başkanı Oya Sener, Fiba’nın Marks & Spencer ile uluslararası bir başarı yakaladığını, dünyanın büyük kısmında bilinen başarılı bir perakendeci olduğunu söyledi. Sener "Türkiye’den müracat eden 100 firman incelendi. Bilinirliğimiz; Türkiye, Rusya, Ukrayna’daki başarımız ve finansman gücümüz Gap’a güven verdi. Mayıs 2007’de anlaşmayı imzaladık" dedi.
Asıl plan 2008’de: 3 Kasım’da İstinye Park’ta biri kadın-erkek giyim, diğeri çocuk-bebek olmak üzere iki mağaza açan Gap, 2007 yılı sonuna kadar 5 farklı lokasyonda 7 mağaza daha açacak. Mağazaların çoğu Capacity-Bakırköy, Meydan-Ümraniye, Panora-Ankara olmak üzere alışveriş merkezlerinde ay sonuna kadar açılacak. 2008 yılında da 8 mağazalık plan yapan Gap, böylece 2008 sonunda 15 mağazaya ulaşacak. Oya Sener, ciro hedeflerin 2008 yılında mağaza performansları görüldükten sonra belirleneceğini anlatarak, asıl büyük planların 2008 için yapılacağını söyledi.
Bağdat'ta amiral gemisi: 20 Kasım’da Bağdat Caddesi’nde açılacak olan 1500 metrekare büyüklüğündeki Gap mağazasıyla ilgili Sener şu bilgileri verdi: "Hem Amerika hem Türkiye için özel bir mağaza olacak. 1500 metrekare satış alanı ile bina tüm kategorilere sahip olacak. Bu mağaza tüm franchise’lar içinde bir amiral gemisi niteliğine sahip." 1969 yılında Doris ve Don Fisher’in kurduğu marka, Amerika dışına 1987’de Londra mağazasıyla çıktı.
Şimdi birkaç şey dikkatimi çekti, tebrik ediyorum sonunda GAP'i getirdiler, bugün GAP yarın bir başkası. Tamam büyük markalar büyük işler başarmışlar marketing için iyi örnekler de 16 Bin kişinin ziyaret ettiği İstinye Park'ın ilk günkü cirosunun 135.000YTL olduğunu söylesem ne düşünürsünüz. Hadi onu da geçtim 2 günde 16 bin kişi ne demek! Derler ya bedava mı dağıtıyorlar be kardeşim.(gerçi o da deil 135bin bedava değil yani) Sonuç olarak insan düşünmeden edemiyor acaba bu iyiye mi yoksa kötüye mi işaret? Olumsuz olarak düşündüğüm şeyi açıklayayım. Pazarda bu hep böyle daha önce de çok örneklerini gördük. Artık trend mi dersiniz IN&OUT mu taze mi bilemem. Beni düşündüren piyasanın bu mantıkla işleyerek dönemsel çıkışlarla yürümesi. Şirket ne kadar büyük olursa o denli iyi başlıyor sonra düşüş sonra da sabit ve ilkgünlerini aratan bir satışlarla geçiyor. Tabi herkes bişeyler düşünüyordur ama işi biraz daha geniş düşünüp ona göre çözümler bulmaya çalışmalıyız artık bence. Örneğin Mayıs ayından itibaren Nişantaşı'nda "Beyaz Geceler" düzenlenicek. Gündüz gezdiğiniz çarşı pazar aynen gece de açık olacak. Neymiş gündüz vakit bulamayan insanlar ve gece alışveriş yapmanın zevkini tatmak ieteyenler için yapılacak günlerMİŞ!! Hadi olsun bizim derdimiz o değil zaten. Ama helal olsun öyle ya da böyle en azından uğraşıyor adamlar canlandırmaya çalışıyor. Yok domates festivali yok tarihteki ilk savaş şehri yok bilmem ne hikayeleri uyduran o ünlü avrupa şehirlerinin yaptığı da çok farklı değil zaten ama herkes bu yüzden turlarla gidiyor. Neyse çok uzattım GAP geldi hoşgeldi..
30 Mart 2008 Pazar
ÖĞRENCİ HALLERİ
ARABA REKLAMLARINDA NEDEN ERKEKLER KULLANILMAZ?
23 Mart 2008 Pazar
Godiva Ülker çatısına girdi
Dünya'nın önde gelen lüks çikolata markası Godiva, Ülker'in de sahibi olan Yıldız Holding bünyesine 18 Mart itibariyle resmen katıldı. Yıldız Holding'in Aralık 2007'de dünyanın lider premium çikolata ve çikolatalı ürünler markası Godiva'yı almak için Amerikalı Campbell Soup ile yaptığı anlaşmada, yasal işlemler tamamlandı. Yıldız Holding ve iştiraklerinin, Godiva için Campbell Soup'a yaptıkları 850 milyon dolar ödemenin bir kısmını öz sermaye ile bir kısmının da krediyle gerçekleştirdiği, Yıldız Holding ve iştiraklerinin, Citibank ve ABN Amro eşliderliğinde ve 16 banka tarafından yüklenilen, 5 yıl vadeli sendikasyon kredisiyle finansmanın önemli bir bölümünü sağladığı bildirildi. Yıldız Holding'in, 2007 yılı sonu itibariyle yaklaşık 500 milyon dolar cirosu olan Godiva'yı da bünyesine katarak, dünya çikolata sektöründe önemli bir gelişmeye imza attığı belirtildi. Yıldız Holding, Godiva'yı Jim Goldman'ın başkanlığında bağımsız bir şirket olarak konumlandırdı. Goldman'ın Godiva'nın global operasyonlarını yöneteceği bildirildi.
22 Mart 2008 Cumartesi
Türkiye'de hatta, dünyada ilk kez *15 Eylül 2006* günü Coca-Cola'ya karşı, içeriğini açıklaması için Antalya Tüketici Mahkemesinde dava açıldı...
Açılan davada, merkezi Atlanta'da olan ve *1886* yılında Eczacı Dr. John S.Pemberton tarafından faaliyete geçen Coca-Cola, 120 yıllık geçmişi ile *"dünyanın hiçbir yerinde hiç kimseye açıklamam"* dediği sırını açıklayacak mıydı? 19 Mart 2007 tarihinde açılan davanın 3. duruşması yapıldı.
Sıkı durun şimdi. Bu *"dünyanın hiçbir yerinde hiç kimseye açıklamam"* denilen gizli sır açıklandı ama Türkiye'deki ve dünyadaki çoğu basın-yayın organları çok fazla ciddiye almadı."O büyük bir kuruluş, uğraşılmaz" anlayışı, davanın nedenlerini mercek altına alınmasına engel oldu.
Ne de olsa Coca-Cola'nın büyük oranda reklam bütçesi vardı.
İstedikleri her türden *değerler* ile oyun oynayacaklar. Ayıbı kendileri yapacak, fakat siz yalnızca tüketici olacaksınız. Sesinizi çıkartmayacaksınız. Soru sormayacaksınız.
İşte Coca-Cola’nın gizli sırrı.
Coca-Cola özütü diye gizli tutulan formül aslında bir böcek çeşidinin (Cochineal) ezilmesi ile elde edilen sıvıdır.
Cochineal; Kanarya adalarında ve Meksika'da yaşayan bir böcektir. Doğal ortamında çoğaldığı gibi kültürel olarak da yetiştirilmektedir.
Kaktüs bitkisine kene gibi yapışarak hayatını sürdürür.
Kaktüsteki böcek larvaları!!!!!
Cochineal böceği için özel tarlalar kurulur. Aşağıdaki Bir Cochineal böceği tarlasıdır.
Bu böcekler ve larvaları, Meksikalı köylüler tarafından toplanır.....
Ezilmiş bir Cochineal böceği ve suyu çıkarılmış bir sürü böcek. Bu böceğinin dişilerinden veya yumurtalarından çıkartılan bir boya pigmentine Karmin denir.
Cochineal kurutulmuş hali… Kuru üzüm gibi demi, ama bu böcek kurusu!!!
Köylüler tarafından kurutulmuş ve dövülmüş Cochineal
Köylüler;kendi ihtiyaçları için Aztekler’den kalma klasik yöntemlerle, böceğin özütünden dünyanın en güzel renklerinden biri olan, "carmine" i üretirler.
Aztekler ve Latinler, böcekten elde edilen bu boyayı, ip boyamada kullandılar.
Carmine Pigmenti.....
Ve ezilerek suyunun çıkarılmış hali.
İşte bütün kolaların özütü bu. Markası önemli mi?
Önce Hindistan Yüksek Mahkemesi, Cola'nın sağlığa zararlı olduğu gerekçesiyle yasaklanması yönünde bir adım attı. Arkasından Letonya'da ilköğretim okullarında Coca-Cola ve Pepsi yasaklandı. İngiltere ve Ukrania'da bazı okullarda yasaklandı.
Ülkemizde de özel olarak İstanbul Gösteri Sanatları Merkezinde de yasaklandı.
Şimdi yazacağım hikaye ne derece doğru bilmiyorum. Çünkü delil gösteremiyorum. 23 yıl kola fabrikasında çalışan birisinin naklettiği iddia edilen bir hikaye.
malumunuz kola denilen içeceğin en temel hammaddesi meyan köküdür ve meyan kökü ile beslenen canlılar arasında fare de bulunmaktadır. büyük şirketler tonlarca üretim yaptıkları için kepçelerle toplamaktadırlar meyan köklerini. Tonlarca topladıkları için de fareleri ayıklamaya uğraşmamakta, daha doğrusu uğraşamamaktadırlar.
Bu yüzden de meyan köklerini içindekilerle beraber preslemekte. Sadece kalan deri, ayak, bacak parçalarını elekten geçirerek ayıklamaktadırlar.
Meyan köklerinin suyunun yanında farenin kanı, mide özsuyu vs. gibi sıvılar da karışmakta renk siyah olduğu için estetik açıdan bir sorun olmamaktadır.
Tabi kola üretimi yapan şirketin kimyasal yöntemlerle bunu sağlığa zararsız hale getirme ihtimali de var...
Bu olayı anlatan kişi çalıştığı 23 yıl boyunca bir bardak bile kola içmemiş. Sonrasını bilmiyorum.
Cochineal böceğinin suyu yani Karmin, Musevilerden ‘kosher sertifikasi’ alamadığı için ticari olarak önemli bir engelle karşı karşıya bulunmaktadır. Müslümanlarda da Hanefi fıkıh alimlerince haram olarak değerlendirilmektedir.
İnternette http://tr.wikipedia.org adresinden de Cochineal yazarak arattınız mı aynı bilgilere ulaşabiliyorsunuz.
Hala içmek isteyenler varsa, bu bilgiyi kulak arkası yapabilirler. Ama, hiç değilse söz dinleyecek yaştaki çocuklarımıza kola yerine "halis" meyve sularımızdan, sütümüzden, ayranımızdan içirelim. Kolasız günlere...
Bundan sonra; su iç, soda iç, ayran-limonata iç....Ya da,ne yapalım...Cola da iç... Milyonlarca insan yanılmış olamaz...Milyonlarca böceğin yanılmadığı gibi...